Şubat 2021 – Çağrı Metni

Dosya: Feminist Pedagoji

Feminist Tahayyül üçüncü sayısını, adının ne anlama geldiği üzerinde düşünmeye devam ederek, feminist bir tahayyülü mümkün kılabilecek araçlardan biri olan feminist pedagoji tartışmalarına ayırıyor. Feminist pedagoji, yalnızca öğrenme ve öğretme sürecindeki tahakküm ilişkilerinin sorgulanması, deneyimlerin öğrenme çabasının merkezine getirilmesi ve özgürleştirici pratiklere dönüştürülmelerinin olanaklarını sunması nedeniyle değil, aynı zamanda feminist hareketin uzun zamandır odağında bulunan özgürlük, eşitlik, ‘bilinç yükseltme’ gibi kavramlarla iç içe olduğu için de kapsayıcı bir alan. Bu anlamda, bu sayıda, feminist pedagojiyi yalnızca eğitim alanıyla sınırlandırmak yerine, feminist hareketin tarihçesi, aktivizm, dayanışma pratikleri, kız kardeşlik, ‘birbirimizden öğrenme’, feminist yöntem gibi hususları da tartışabileceğimiz bir alan olarak görüyoruz.

Feminist pedagojinin söz konusu alanları tartışmaya imkân sağlayabileceği inancına, feminist pedagojinin öğrenme ve özgürleş(tir)me imkânı arasındaki ilişkiyi ele alış biçimi dolayısıyla sahibiz.  Özgürleş(tir)en bir feminist pedagoji, Freire’nin (1991) nesnesi olduğumuz bir mücadeleye girerek öznelliğimizi kazanmamızın mümkün olamayacağı vurgusundan hareket eder. Buna göre, öğrenme ancak öznesi olduğumuz bir süreçle mümkündür ve ancak böyle bir öğrenmenin özgürleş(tirebil)me potansiyelinden bahsetmek mümkündür. Freire’nin bu vurguyla kişinin zihnindeki kapıları açacak politik bir dil sağladığını söyleyen hooks (1994) eleştirel pedagojiyle feminist pedagojinin ortaklaştığı bir nokta olan, öznelliğin mücadeledeki merkezi öneminin altını çizer. Ancak bunu yaparken de eleştirel pedagojiyi, öğrenme ortamlarında öznelerin toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi birçok kesişimsel eksenle hiyerarşik ilişkiler içinde olduklarını yeteri kadar görünür kılamadığı konusunda eleştirir. Feminist pedagoji tam da bu noktada bizleri öğrenme ve öğretme etkinliklerini, politik ve tarihsel bağlamlarla şekillenen, öznelerinin güç paylaşımı yapmaya hazır ve karşılıklı diyalog içerisinde olduğu, değişime açık bir süreç olarak görmeye davet eder. Egemen ve bitmiş bir hikâye sunmama derdi, feminist pedagojinin nerede ya da kimler tarafından uygulanacağı ya da tartışılacağı sorularına verilecek cevapları da muğlaklaştırır. Çünkü feminist pedagoji bilgi değiş tokuş etmeyi farklı özneleri farklı alanlarda buluşturabilme potansiyeli olarak görür. Bu bakış, öğrenmeyi bilgiyle kurulan ilişki etrafında düşünüp, yalnızca eğitimin alanı olarak görmediğimiz takdirde, feminist hareketin örgütlenişini, bu hareket içerisindeki konumlanmalarımızı, birbirimizle ilişkilenmelerimizi ya da feminist bir araştırma yaparkenki saha ilişkilerini sorgulamak ve şekillendirmek için bir araç olarak da görülebilir.

Feminist Tahayyül‘ün üçüncü sayısında sizleri öğrenme ve öğretmenin, öğretmenler, akademisyenler ve öğrenciler arasındaki ilişkilere ek olarak; farklı özneler ve öğrenme alanları üzerinden özgürleştirici bir teori ve pratik olarak nasıl kurgulandığını anlamaya, öğrenme sürecindeki hiyerarşik ilişkileri sorunsallaştırmaya, kişisel deneyimleri öğrenmeye dahil etmeye ve düşünümsellik pratiklerini ayrımcı uygulamaları fark etmek ve dönüştürmek için kullanmaya davet ediyoruz. İstiyoruz ki hep birlikte, feminist hareketten öğrendiklerimizi, öğrenme biçimlerimizi, ‘feminist olma’ sürecimizin kendisini, ‘feminist bir yaşam sürmenin’ öğrenilme ve öğretilme imkânını tartışacağımız; feminist öğrenme ve öğretme kavramlarının ihtimalini sorgulayacağımız bir feminist pedagoji sayısı oluşturalım.

Eğitim, feminist hareket, feminist yöntem başta olmak üzere alanla ilgili olduğunu düşündüğünüz çalışmalarınızı ve ayrıca, tema dışı yazılarınızı 15 Kasım 2020 tarihine dek bekliyoruz. Yazılarınızı yazı yükleme sayfasından bize iletebilir ve sorularınız için ftdergi@gmail.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Sayı Editörü

Nehir Gündoğdu